🍏 Apple Mızıkçılık Yapmaya Devam Ediyor... - Hafta 20/2025
Herkese selamlar dostlar! Yeni bir bölüme hoş geldiniz. Bugün 18 Mayıs 2025.
📚 Bu hafta neler var?
🇪🇺 Haftanın Olayı: Apple, AB'de Alternatif Ödeme Kullanan Uygulamalara "Uyarı" Etiketi Ekliyor
Apple, yine bildiğimiz Apple... Şirket, uygulama geliştiricilerinin ve düzenleyici kurumların sabrını zorlayan yeni bir "mızıkçılık" hamlesiyle daha karşımızda.
Hatırlarsanız, hem Avrupa Birliği'nde hem de ABD'de mahkemeler, Apple'ın artık uygulama geliştiricilerinin kullandığı üçüncü parti ödeme sistemlerine müdahale edemeyeceğine ve komisyon alamayacağına dair kararlar vermişti. Öncesinde Apple, App Store dışındaki ödeme sistemlerine kesinlikle geçit vermiyordu.
⚠️ Apple'dan Yeni Hamle: "Korkutucu" Uyarı Etiketleri
Peki, Apple bu kararlara nasıl bir "çözüm" buldu dersiniz? Şirket, Avrupa Birliği ülkelerindeki App Store'da, üçüncü parti ödeme sistemlerini kullanan uygulamaların mağaza sayfalarına oldukça dikkat çekici bir "uyarı" etiketi eklemeye başladı. Bu etikette aynen şu ifadeler yer alıyor:
"Bu uygulama, App Store’un özel ve güvenli ödeme sistemini desteklememektedir. Harici satın alımlar kullanmaktadır."

🤔 Masum Bir Bilgilendirme mi, Yoksa Yönlendirme mi?
İlk bakışta masum bir bilgilendirme gibi görünse de, bu etiketin altında yatan niyeti sorgulamak gerekiyor. Teknolojiden veya bu yasal süreçlerden pek haberdar olmayan ortalama bir kullanıcı, bu uyarıyı gördüğünde ne düşünür? Büyük ihtimalle, "Hmm, bu uygulama App Store'un 'özel ve güvenli' sistemini kullanmıyorsa, o zaman bu pek de güvenli olmayabilir. En iyisi ben başka bir uygulama indireyim," diyecektir.
İşte Apple'ın da tam olarak istediği bu olabilir. Amma mızıkçılık yaptın Apple! Bu hamle şirketin yasal zorunluluklara uyar gibi görünürken, aslında kullanıcıları kendi ödeme sistemine dolaylı yoldan yönlendirme ve alternatif ödeme yöntemlerini güvensizmiş gibi gösterme çabası olarak yorumlanabilir. Açıkçası Apple'ın bu tutumu nedeniyle yeni bir cezayla daha karşılaşması beni hiç şaşırtmaz.
Çünkü işin aslı diğer ödeme sistemlerinin Apple'ın kendi sisteminden daha az güvenli olduğunu söylemek doğru değil. Birçok üçüncü parti ödeme sistemi, uluslararası güvenlik standartlarına uygun, şifreli ve son derece güvenli altyapılar sunuyor. Dolayısıyla Apple, bu "uyarı" etiketiyle kullanıcıların kafasını karıştırmaktan ve haksız rekabet yaratmaktan başka bir şey yapmıyor gibi görünüyor.
🤖 Yapay Zeka
🎓 Öğrenciler Ödevler İçin Yapay Zeka Kullanıyor: Eleştirel Düşünme Uyarısı
Yapay zekanın eğitim dünyasındaki etkisi giderek artıyor ve son zamanlarda üniversite öğrencilerinin ödevlerini tamamlamak için sıkça yapay zeka araçlarına başvurduğu konuşuluyor. Eminim ki bu durum sadece üniversitelerle sınırlı değil; liselerde de benzer bir eğilim yaygınlaşıyor. Çevremden de bu yönde duyumlar alıyorum ve bu vesileyle özellikle lise ve üniversitede okuyan genç takipçilerimize önemli bir uyarıda bulunmak istiyorum.
⚠️ En Önemli Yeteneklerden Biri Tehlikede: Eleştirel Düşünme
Yapay zeka, doğru kullanıldığında şüphesiz hayatımızı kolaylaştıran, verimliliğimizi artıran ve kullanmamız gereken muhteşem bir araç. Ben de çeşitli amaçlarla yapay zekadan faydalanıyorum. Ancak özellikle ödevlerinizi yaparken çok önemli bir noktayı gözden kaçırmamanız gerekiyor: Ödevler, sadece bir konuyu araştırıp bilgi sunmaktan ibaret değildir; eleştirel düşünme, analiz etme, sentezleme ve kendi özgün fikirlerinizi geliştirme gibi hayati yetenekleri edinmenizi sağlar.
Eğer ödevinizi baştan sona tamamen yapay zekaya yaptırıyor, kendi adınıza kafa yormuyor ve özgün bir şeyler katmıyorsanız, işte bu çok değerli yetenekleri kazanma fırsatını kaçırıyorsunuz demektir. Bu durum kısa vadede size zaman kazandırıyor gibi görünse de, uzun vadede sizi akademik ve profesyonel hayatınızda çok geriye atacak, sizi pasif bir bilgi tüketicisi haline getirecektir.
💡 Yapay Zekayı Kullanın Ama "Akıllıca" Kullanın!
Dolayısıyla tavsiyem şu: Yapay zekayı bir yardımcı, bir ilham kaynağı veya bir araştırma aracı olarak kullanın. Ondan fikir alın, farklı bakış açıları öğrenin, karmaşık konuları anlamak için destek alın. Ancak ödevin ana iskeletini, temel argümanlarını ve en önemlisi kendi yorumlarınızı mutlaka siz oluşturun. Yapay zekanın elde etmeniz gereken temel yeteneklerin ve öğrenme sürecinizin önüne geçmesine asla izin vermeyin. Unutmayın asıl değerli olan sizin zihniniz ve sizin düşüncelerinizdir.
🔋 Apple, iOS 19'da Yapay Zeka ile Batarya Ömrünü Artıracak
Apple, merakla beklenen iOS 19 güncellemesiyle birlikte iPhone kullanıcılarının en büyük dertlerinden biri olan batarya ömrü konusunda yapay zekadan destek almayı planlıyor. Amaç cihazların batarya kullanım süresini akıllı yöntemlerle optimize ederek kullanıcılara daha uzun bir deneyim sunmak.
⚙️ Yapay Zeka Bataryayı Nasıl Optimize Edecek?
Peki, bu yapay zeka destekli optimizasyon tam olarak nasıl çalışacak? Gelen bilgilere göre sistem şu şekilde işleyecek:
- Kullanıcı Alışkanlıklarını Değerlendirme: iOS 19'daki yapay zeka, kullanıcının cihazı nasıl ve ne zaman kullandığını sürekli olarak analiz edecek. Hangi uygulamaların daha sık kullanıldığı, hangi saatlerde cihazın daha yoğun veya daha az aktif olduğu gibi veriler değerlendirilecek.
- Akıllı Kısıtlamalar ve Optimizasyonlar: Bu analizler sonucunda yapay zeka, batarya ömrünü uzatmak için bazı akıllı kararlar alacak. Örneğin, kullanıcının o an aktif olarak kullanmadığı ancak arka planda gereksiz yere batarya tüketen bazı uygulamaların faaliyetlerini kısıtlayabilecek.
- Kullanılmayan Özelliklerin Yönetimi: Benzer şekilde, eğer kullanıcının uzun süredir kullanmadığı ancak batarya tüketimine neden olan bazı sistem özellikleri (örneğin, belirli konum servisleri veya arka plan yenilemeleri) varsa, yapay zeka bu özellikleri geçici olarak devre dışı bırakarak enerji tasarrufu sağlayabilecek.
Bu yeni özelliğin pratikte ne kadar etkili olacağını ve batarya ömrüne ne ölçüde pozitif bir katkı sunacağını görmek için iOS 19'un yayınlanmasını ve kullanıcı deneyimlerini beklememiz gerekecek.
👻 Yapay Zekadan Kısa Cevap İstemek Halüsinasyonları Artırıyor
Yapay zeka sohbet botlarını kullanırken dikkat etmemiz gereken önemli bir nokta daha ortaya çıktı. Yapılan yeni bir araştırmaya göre, yapay zeka modellerinden bir konuyu kısaca özetlemesini veya kısa bir cevap vermesini istemek, modelin "halüsinasyon" görme, yani yanlış veya uydurma bilgiler üretme olasılığını artırıyor.
🔬 Büyük Modeller de Etkileniyor!
Bu durumun sadece daha küçük veya daha az yetenekli yapay zeka modelleri için geçerli olduğunu düşünmeyin. Araştırma, GPT-4o, Mistral Large ve Claude 3.7 Sonnet gibi günümüzün en gelişmiş ve büyük dil modellerinde bile kısa cevap talebinin halüsinasyon oranlarını yükselttiğini göstermiş. Yani model ne kadar gelişmiş olursa olsun, ondan bir bilgiyi aşırı derecede sıkıştırmasını istediğinizde, doğruluktan sapma riski artıyor.
💬 Kişisel Deneyim ve Artan Dikkat İhtiyacı
Ben de zaman zaman yapay zekadan aldığım uzun çıktıları özetlemesini veya belirli bir konuyu daha kısa bir şekilde açıklamasını istiyorum. Normalde de yapay zekanın verdiği bilgilere karşı her zaman bir miktar şüpheci yaklaşır ve kritik bilgileri doğrulamaya özen gösterirdim. Ancak bu araştırmanın sonuçlarını gördükten sonra, özellikle "kısaltma" veya "özetleme" komutları verdiğimde elde ettiğim çıktılara karşı çok daha dikkatli olmam gerektiğini anladım.
🧬 Google, Algoritma Tasarlayan AlphaEvolve Yapay Zekasını Duyurdu
Google, yapay zeka alanındaki yeniliklerine bir yenisini daha ekleyerek, AlphaEvolve adında dikkat çekici bir "kodlama ajanı" geliştirdiğini duyurdu. Gemini Flash ve Gemini Pro gibi güçlü yapay zeka modellerini temel alan AlphaEvolve, sıradan kod yazan yapay zekaların ötesine geçiyor. Temel amacı, çeşitli bilimsel ve mühendislik alanlarında yeni algoritmalar keşfetmek ve mevcut algoritmaları optimize etmek.
✨ AlphaEvolve'un Şimdiden Dikkat Çeken Başarıları
Google'ın paylaştığı bilgilere göre AlphaEvolve, şimdiden birçok alanda somut ve etkileyici sonuçlar elde etmiş durumda:
- Veri Merkezi Verimliliği: Google'ın kendi veri merkezlerindeki kaynak kullanımında %0.7 oranında tasarruf sağlayan yeni bir kaynak yönetimi yöntemi keşfetmiş. Bu oran küçük gibi görünse de, Google ölçeğinde devasa bir tasarruf anlamına geliyor.
- Donanım Tasarımı İyileştirmeleri: Tensör İşlem Birimleri (TPU) gibi özel donanımlarda kullanılacak kritik aritmetik devrelere, doğrulanmış ve performansı artıran değişiklikler önermiş.
- Yapay Zeka Model Geliştirme: Temel aldığı Gemini çekirdeğinin işlem hızını %23 oranında artırıp, bu modelin eğitim sürecini %1 kısaltmayı başarmış.
- Matematik Problemlerine Yeni Çözümler: 50'den fazla karmaşık ve açık matematik probleminde, bilinen en gelişmiş çözümleri yeniden keşfetmekle kalmamış, aynı zamanda bu çözümleri daha da ileriye taşıyacak iyileştirmeler sunmuş.
Kısacası AlphaEvolve, özellikle matematik, algoritma tasarımı ve optimizasyon gibi alanlarda şimdiden önemli başarılara imza atmış görünüyor.
⏳ Geleceği ve Erişilebilirlik Durumu
AlphaEvolve şu an için genel kullanıma açık bir araç değil. Google, bu güçlü yapay zeka ajanını ilerleyen zamanlarda öncelikle bazı seçilmiş akademik araştırmacılar ve kurumların kullanımına sunmayı planlıyor.
🤖 Peki, Matematikçiler ve Yazılımcılar İşsiz mi Kalacak?
AlphaEvolve'un bu etkileyici başarıları, akıllara hemen "Acaba matematikçilerin ya da yazılımcıların işleri tehlikede mi?" sorusunu getirebilir. Cevap, şimdilik net bir "Hayır". Her ne kadar burada hep pozitif ve çarpıcı sonuçlar sıralanmış olsa da, her yapay zeka modelinde olduğu gibi AlphaEvolve'un da belirli limitleri ve kısıtlamaları bulunuyor. Elde ettiği güzel başarılar, bir projeyi baştan sona insan müdahalesi olmadan tamamlayabileceği veya insan yaratıcılığının ve sezgisinin yerini alabileceği anlamına henüz gelmiyor. Yine de bu tür araçların gelecekte bilimsel keşif ve mühendislik süreçlerini nasıl dönüştüreceğini görmek heyecan verici olacak.
👁️ TikTok, Yapay Zeka ile Otomatik ALT Metin Üreterek Erişilebilirliği Artırıyor
Popüler sosyal medya platformu TikTok, yapay zekayı kullanarak platformundaki erişilebilirlik seçeneklerini önemli ölçüde genişlettiğini duyurdu. Bu yeniliklerin en dikkat çekici olanlarından biri, görseller için yapay zeka destekli otomatik ALT metin (alternatif metin) üretimi.
♿ ALT Metin Neden Bu Kadar Önemli?
Bildiğiniz gibi interneti aktif olarak kullanan milyonlarca görme engelli birey var. Sosyal medyada birçoğumuz fotoğraf veya video paylaşırken, bu görseller için açıklayıcı bir ALT metin eklemeyi genellikle ihmal ediyoruz. Ancak görme engelli kullanıcılar ekran okuyucu yazılımlar kullandığında, ALT metni olmayan bir görsel için ekran okuyucu sadece "resim" veya "görsel" gibi genel bir ifade kullanıyor ve bu da içeriğin anlaşılmasını imkansız hale getiriyor.
Eğer görselde, örneğin, "Bir adam parkta köpeğiyle kameraya gülümsüyor" gibi bir ALT metin olsa, ekran okuyucu bu açıklamayı kullanıcıya sesli olarak iletecek ve böylece görme engelli kullanıcı da paylaşılan içeriğin bağlamını ve anlamını çok daha iyi kavrayabilecek.
👍 Yapay Zekanın Anlamlı ve Faydalı Kullanımı
TikTok'un bu adımı, yapay zekanın gerçekten anlamlı ve faydalı bir şekilde nasıl kullanılabileceğine dair harika bir örnek. Madem birçok kullanıcı ALT metin ekleme zahmetine katlanmak istemiyor ve yapay zeka artık görselleri oldukça başarılı bir şekilde tanımlayabiliyor, o halde bırakalım da bu işi yapay zeka yapsın! Bu sayede platform görme engelli kullanıcılar için çok daha erişilebilir ve kapsayıcı bir hale gelecek. Bu tür gelişmelerin diğer sosyal medya platformlarına da örnek olmasını diliyoruz.
🐙 OpenAI, GitHub Depolarıyla Çalışabilen Codex Aracını Duyurdu
OpenAI, geliştiricilerin iş akışlarını değiştirebilecek potansiyele sahip yeni bir aracını daha tanıttı: Codex. Bu yeni araç, doğrudan GitHub depolarınıza bağlanarak kodlarınız üzerinde çeşitli işlemler yapabilme yeteneğine sahip.

🤖 Deponuzla Konuşan Yapay Zeka: Codex Nasıl Çalışıyor?
OpenAI'ın duyurusuna göre Codex, belirttiğiniz bir GitHub deposunu tamamen indirip içeriğini analiz edebiliyor. Bununla da kalmayıp, depo içerisindeki kodlar üzerinde değişiklikler yapabiliyor, yeni kod blokları ekleyebiliyor ve hatta mevcut testleri çalıştırarak sonuçlarını size raporlayabiliyor.
OpenAI, bu aracı daha etkili kullanabilmek için geliştiricilere Agents.md
adında özel bir dosya oluşturmalarını da tavsiye ediyor. Bu dosyaya yapay zeka modelinin depo üzerinde çalışırken nasıl davranması gerektiği, kodu hangi standartlara ve biçemlere göre yazması gerektiği, hangi test senaryolarını önceliklendirmesi gerektiği gibi detaylı talimatlar eklenebiliyor. Kısacası yapay zekaya projenizin "kurallarını" öğretebiliyorsunuz.
⏳Müsaitlik Durumu ve Arayüz Bilgileri
Codex, şu an için öncelikle OpenAI'ın Pro kullanıcılarının erişimine açılmış durumda. Şirket önümüzdeki günlerde ve haftalarda aracı Edu (Eğitim) ve Plus kullanıcılarına da sunmayı planladığını duyurdu.
Bir diğer önemli nokta ise, Codex'in ChatGPT gibi mevcut arayüzler içinde bir özellik olarak değil, tıpkı metinden video üreten Sora modelinde olduğu gibi kendine ait ayrı bir arayüz üzerinden kullanıma sunulacak olması.
🎨 Ünlü Anime Stüdyosu Toei, Üretimde Yapay Zeka Kullanacak
Dünyaca ünlü "One Piece" gibi efsanevi animelerin arkasındaki stüdyo olan Toei Animation, üretim süreçlerinin bazı aşamalarında artık yapay zekadan faydalanacağını duyurdu. Bu karar, anime endüstrisinde yapay zekanın rolüne dair önemli tartışmaları da beraberinde getirebilir.

🤖 Yapay Zeka Nerelerde Devreye Girecek?
Toei Animation'ın açıklamasına göre, yapay zekanın kullanılması planlanan spesifik alanlar şunlar:
- Hikaye Taslakları ve Düzenler (Layouts): İlk fikir aşamalarında ve sahne kompozisyonlarında yapay zeka destekli araçlar kullanılabilir.
- Renklendirme ve Renk Düzeltme: Karakterlerin ve sahnelerin renklendirilmesi ile genel renk paletinin tutarlılığının sağlanmasında yapay zekadan yararlanılabilir.
- Çizgi Çizimi Düzeltme: Çizimlerdeki olası kusurların ve tutarsızlıkların düzeltilmesinde destek alınabilir.
- Ara Kare Oluşturma: Animasyonun akıcılığını sağlayan ara karelerin üretiminde yapay zeka kullanılabilir, bu da animatörlerin yükünü hafifletebilir.
- Fotoğraflardan Arka Plan Oluşturma: Gerçek dünya fotoğraflarını anime tarzı arka planlara dönüştürmek için yapay zeka araçları devreye girebilir.
🤔 Sanat Dünyasında Yankıları ve Bir Bakış Açısı
Toei Animation'ın bu kararının anime sektörü ve genel sanat camiası tarafından nasıl karşılanacağını zaman gösterecek. Özellikle sanat alanında, yapay zekanın yaratıcılığın yerini alabileceği endişesiyle bu tür teknolojilere karşı mesafeli duran ve hatta tepki gösteren birçok kişi bulunuyor. Bu endişeler tamamen haksızdır diyemem.
Ancak benim kişisel bakış açım biraz daha farklı. Bu teknoloji artık hayatımızda ve onu işlerimizi hızlandırmak, daha verimli hale getirmek için bir araç olarak kullanabiliriz. Toei Animation da açıklamasında "her türlü animasyon durumunda, her sahnede yapay zeka kullanılacak" gibi bir iddiada bulunmuyor. Aksine amaçlarının daha çok zaman alan, tekrarlayan ve mekanik işlerde yapay zekadan faydalanarak animatörlerin üzerindeki yükü azaltmak ve onların daha kritik, daha yaratıcılık gerektiren önemli sahnelere odaklanabilmeleri için vakit kazandırmak olduğu anlaşılıyor. Bu açıdan bakıldığında bence bu olumlu bir gelişme olabilir.
Elbette bu konudaki dengeyi iyi kurmak, yapay zekayı bir amaç değil, bir araç olarak görmek ve en önemlisi insan yaratıcılığının değerini unutmamak gerekiyor.
🔒 Güvenlik
📡 MİT, Türkiye'de Sahte Baz İstasyonlarıyla Oltalama Yapan Şebekeyi Ortaya Çıkardı
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Türkiye'de faaliyet gösteren ve vatandaşların kredi kartı bilgilerini çalmak amacıyla sahte baz istasyonları kullanan bir şebekeyi ortaya çıkardı. Bu sahte baz istasyonları, çevredeki cep telefonlarını kendi üzerlerine çekerek oltalama (phishing) saldırıları gerçekleştirmek için kullanılıyormuş.



🎣 Oltalama Saldırısı Nedir? Bilmeyenler İçin Kısa Bir Hatırlatma
Öncelikle "oltalama saldırısı" terimini bilmeyenler için kısaca açıklayalım: Oltalama, genellikle sahte bir e-posta, SMS veya telefon araması yoluyla kullanıcıların kandırılarak kişisel bilgilerinin (şifreler, kredi kartı numaraları vb.) ele geçirilmeye çalışıldığı bir siber saldırı türüdür. Bu vakada da saldırganlar, sahte baz istasyonları üzerinden ele geçirdikleri iletişim kanallarıyla vatandaşları hedef alıyormuş.
📶 Sahte Baz İstasyonu Kurmak Gerçekten Bu Kadar Kolay mı? (2G Zafiyeti)
Şimdi aklınıza "Abi, birileri nasıl bu kadar kolay sahte baz istasyonu kurabiliyor?" gibi bir soru gelebilir. Bu sahte baz istasyonlarının büyük çoğunluğu, günümüzde artık oldukça eski bir teknoloji olan 2G (GSM) altyapısını taklit ediyor. Maalesef 2G teknolojisini kullanan sahte bir baz istasyonu kurmak, özellikle gerekli ekipmana sahipseniz görece daha kolay. Paylaşılan resimlerde de görebileceğiniz gibi bu tür düzenekler kompakt olup bir arabanın içine bile sığdırılabiliyor.
🤔 Peki, Telefonum Neden Çevrede 4G Varken Sahte 2G Ağına Bağlanıyor?
Bu sorunun cevabı da aslında oldukça basit. Günümüzde kullandığımız akıllı telefonların varsayılan ağ ayarlarında hala 2G ve 3G bağlantı seçenekleri aktif durumda bulunuyor. Eğer çevrede çok daha güçlü bir 2G sinyali algılanırsa (ki sahte baz istasyonları genellikle sinyal gücünü yüksek tutar) veya mevcut 4G/5G sinyalleri bir şekilde engellenirse (jamming), telefonunuz otomatik olarak en güçlü veya tek uygun sinyal olarak gördüğü 2G ağına bağlanmayı tercih edebiliyor.
💬 Saldırganlar Bu Sahte Bağlantıyı Nasıl Kötüye Kullanıyor?
Telefonunuz bu sahte 2G baz istasyonuna bağlandığı anda, saldırganlar SMS mesajlarınızı ve hatta bazen telefon aramalarınızı dinleyebilir veya yönlendirebilir hale geliyor. Bu sayede bankanızdan geliyormuş gibi görünen sahte bir SMS ile sizi dolandırmaya çalışabilir veya size özel oltalama mesajları gönderebilirler.
🛡️ 2G'de Güvenlik Zafiyeti: Doğrulama Mekanizması Yok!
"Peki telefonlarımız bağlandığı baz istasyonunun gerçek olup olmadığını kontrol edecek bir mekanizmaya sahip değil mi?" diye sorabilirsiniz. Evet, daha yeni nesil ağlarda (4G LTE, 5G) bu tür karşılıklı doğrulama mekanizmaları mevcut ve çok daha gelişmiş durumda. Ancak maalesef 2G teknolojisi çok eski olduğu için baz istasyonu kimlik doğrulaması konusunda ciddi zafiyetlere sahip. Yani telefonunuz, bağlandığı 2G istasyonunun gerçekten operatörünüze ait olup olmadığını kesin olarak teyit edemiyor.
🌍 Madem Bu Kadar Sorunlu, Neden Hala 2G Kullanılıyor?
Bu da haklı bir soru. 2G ağlarının hala devrede olmasının birkaç temel nedeni var:
- Kapsama Alanı: 2G sinyalleri, özellikle kırsal ve uzak bölgelerde 4G veya 5G'ye göre çok daha geniş bir kapsama alanına sahip ve daha uzak mesafelere ulaşabiliyor.
- M2M ve IoT Cihazları: Birçok endüstriyel sensör, araç takip sistemi, bazı POS cihazları ve benzeri "Makineler Arası İletişim" (M2M) veya "Nesnelerin İnterneti" (IoT) cihazları hala 2G teknolojisini kullanıyor. Bu cihazlar genellikle düşük veri transfer hızına ihtiyaç duyuyor, düşük güç tüketimi gerektiriyor ve çok uzun ömürlü olmaları bekleniyor. Bu nedenle bu kurulu sistemleri yenilemek maliyetli ve zahmetli olabiliyor.
🚶♂️ Bu Tehlikeden Kendimi Nasıl Koruyabilirim?
Bu tür sahte baz istasyonu saldırılarından korunmak için bireysel olarak alabileceğiniz en etkili önlemlerden biri, telefonunuzun ağ ayarlarından 2G bağlantı seçeneğini özellikle kapatmaktır. Çoğu akıllı telefon bu ayarı "Sadece 3G/4G/5G" veya "LTE/NR Only" gibi seçeneklerle sunar. Ancak unutmayın eğer 2G'yi tamamen kapatırsanız ve kapsama alanının zayıf olduğu kırsal bir bölgeye giderseniz telefonunuz hiç çekmeyebilir. Böyle bir durumda, geçici olarak 2G'yi tekrar aktif hale getirebilirsiniz.
🤫 Sahte Baz İstasyonlarının Tek Kullanıcısı Siber Suçlular Değil!
Bu arada, sahte baz istasyonu teknolojisini sadece kredi kartı dolandırıcıları gibi siber suçlular kullanmıyor. Maalesef dünyanın birçok yerinde protesto ve toplumsal olaylar sırasında güvenlik güçlerinin de benzer sistemleri kullanarak kalabalığın iletişimini izlediği veya engellediği biliniyor. Telefonlarınızı kendi kontrol ettikleri sahte baz istasyonlarına bağlayarak konuşmalarınızı ve SMS trafiğinizi yakalayabiliyorlar.
Yani bu, sadece Türkiye'ye özgü veya yeni bir olay değil. Eski teknolojiler var olmaya devam ettiği sürece, bu tür tehditler de maalesef varlığını sürdürecek. Ancak bu eski teknolojileri de bir anda "tak diye" hayatımızdan çıkarmak, yukarıda saydığımız nedenlerden ötürü pek mümkün olmuyor. Bu nedenle bilinçli olmak ve mümkün olan önlemleri almak büyük önem taşıyor.
📹 Sahte Yapay Zeka Video Siteleri, Bilgi Çalan Virüs Dağıtıyor
Yapay zeka destekli araçların popülaritesi arttıkça, siber suçlular da bu trendi kendi çıkarları için kullanmanın yeni yollarını buluyor. Son zamanlarda, sosyal medyada ve internetin çeşitli köşelerinde, yapay zeka ile video ürettiğini iddia eden sahte web sitelerinin türediği rapor ediliyor. Bu siteler, kullanıcılara cazip vaatlerle video oluşturma hizmeti sunduklarını iddia ediyorlar.

🥸 Kandırma Yöntemi: video.exe
Tuzağı Nasıl İşliyor?
Peki, bu sahte siteler kullanıcıları nasıl tuzağa düşürüyor? Süreç genellikle şu şekilde işliyor:
- Kullanıcı, sözde yapay zeka video üretme sitesine girip bir video oluşturma talebinde bulunuyor.
- Site, bir süre işlem yapıyormuş gibi göründükten sonra kullanıcıya bir "indir" seçeneği sunuyor.
- Kullanıcı bu dosyayı indirdiğinde, genellikle "video.mp4.exe" veya benzeri, sonu
.exe
ile biten bir çalıştırılabilir dosya ile karşılaşıyor. Ancak asıl tehlike de burada başlıyor.
⚠️ Windows'un Gizli Uzantıları ve "Video Sandım, Virüs Çıktı!" Durumu
İşin en sorunlu yanlarından biri, Windows işletim sisteminin varsayılan ayarlarında dosya uzantılarını gizliyor olması. Bu nedenle birçok kullanıcı, indirdiği dosyanın adında sadece "video" veya "video.mp4" gibi bir ifade görüp, dosya ikonunun da bir video dosyasına benzemesi nedeniyle bunun zararsız bir video dosyası olduğunu zannediyor. Ancak aslında tıkladıkları şey, bir video dosyası değil, bilgisayarlarına bilgi çalan bir virüs (infostealer malware) bulaştıran zararlı bir .exe
dosyası oluyor.
Bu tür tuzaklara düşmemek için benim kişisel olarak bir Windows makinesi kurduğumda ilk yaptığım şeylerden biri, Dosya Gezgini ayarlarından "Bilinen dosya türleri için uzantıları göster" seçeneğini aktif hale getirmek oluyor. Bu basit ayar, en azından ne tür bir dosyayla karşı karşıya olduğunuzu anlamanıza yardımcı olabilir. Her zaman olduğu gibi kaynağı belirsiz sitelerden dosya indirirken ve çalıştırırken ekstra dikkatli olmakta fayda var.
💻 Intel İşlemcilerde Yeni Güvenlik Açığı: "Branch Privilege Injection"
Intel işlemcilerde, "Branch Privilege Injection" olarak adlandırılan ve potansiyel olarak ciddi sonuçlar doğurabilecek yeni bir donanımsal güvenlik açığı keşfedildi. Bu açık saldırganların normalde erişmemeleri gereken ve işletim sistemi çekirdeği gibi yüksek ayrıcalıklı yazılımlara ayrılmış bellek bölgelerinden hassas verileri sızdırmasına olanak tanıyor.
🔓 Açık Nasıl Çalışıyor ve Ne Tür Veriler Risk Altında?
Bu ayrıcalıklı bellek bölgelerinde genellikle kullanıcı şifreleri, kriptografik anahtarlar, sistem sırları gibi son derece kritik ve hassas veriler saklanıyor. "Branch Privilege Injection" açığının en endişe verici yanlarından biri de, saldırganın bu verilere erişebilmesi için sistemde yönetici yetkilerine sahip olmasının gerekmemesi. Yani düşük yetkilere sahip bir kullanıcı veya zararlı bir yazılım bile bu açıktan faydalanarak sistemin en mahrem bilgilerine ulaşabilir.
Araştırmacılara göre, Intel'in 7. nesil (Kaby Lake) işlemcilerinden başlayarak günümüze kadar piyasaya sürdüğü sonraki bütün işlemci aileleri bu güvenlik açığından etkileniyor. Açığın sömürülebilmesi için saldırganın hedef sisteme bir şekilde erişim sağlamış olması (örneğin, zararlı bir yazılım aracılığıyla) yeterli oluyor.
🛡️ Intel'den Güncellemeler Geldi Ama Bir Bedeli Var: Performans Düşüşü
Güvenlik araştırmacıları, bu bulguları ilk olarak Eylül 2024'te Intel'e bildirmişler. Intel de bu bildirim üzerine, açığın etkilerini azaltmaya yönelik mikrokod (firmware) güncellemelerini yayınlamaya başladı. Ancak, bu güvenlik önlemlerinin bir de bedeli var: performans.
- Firmware (BIOS/UEFI üzerinden yüklenen mikrokod) tarafındaki güncellemenin, bazı durumlarda %2.7'ye varan ek performans yükü getirdiği belirtiliyor.
- İşletim sistemi ve yazılım seviyesindeki ek azaltma (mitigation) önlemlerinin ise CPU modeline ve yapılan işleme bağlı olarak %1.6 ile %8.3 arasında değişen oranlarda performans düşüşüne neden olabileceği ifade ediliyor.
Yani, bu kritik güvenlik açığını kapatalım derken, maalesef işlemcinizin bir miktar yavaşlamasını göze almanız gerekebilir.
📢 Kullanıcılara Önemli Tavsiye: Güncellemeleri İhmal Etmeyin!
Bu tür donanımsal açıkların tamamen yamalanması genellikle zordur ve performanstan ödün vermeyi gerektirebilir. Ancak güvenliğin her zaman öncelikli olması gerektiğini unutmamak gerekiyor. Tüm Intel kullanıcılarının, anakart üreticilerinin yayınlayacağı en son BIOS/UEFI güncellemelerini ve işletim sistemi (Windows, Linux, macOS) güncellemelerini yakından takip ederek sistemlerini güncel tutmalarını şiddetle tavsiye ediyorum.
🛡️ Android 16, Gelişmiş Koruma Özelliğini Cihaz Seviyesine Taşıyor
Google, Android ekosistemindeki güvenlik önlemlerini bir adım daha ileri taşıyor. Şirket, daha önce sadece Google hesapları üzerinden erişilebilen "İleri Düzey Koruma Programı"nı (Advanced Protection Program) artık Android 16 işletim sistemiyle birlikte doğrudan cihaz seviyesine entegre ediyor. Bu da özellikle yüksek risk altındaki kullanıcılar için tasarlanmış çok daha sıkı güvenlik katmanları anlamına geliyor.
🎯 Kimler İçin Tasarlandı Bu "Süper Güvenlik" Modu?
Öncelikle belirtmek gerekir ki, bu "İleri Düzey Koruma" özelliği ortalama bir günlük kullanıcıya tavsiye edilen bir ayar değil. Google bu programı daha çok, siber saldırı riski yüksek olan gazeteciler, aktivistler, siyasetçiler, üst düzey yöneticiler gibi hassas bilgilere sahip veya sıkça hedef alınan kişileri korumak amacıyla geliştirmiş. Yani "maksimum güvenlik" ihtiyacı duyan özel bir kitle hedefleniyor.
📲 Cihaz Seviyesinde Ne Gibi Korumalar Aktif Olacak?
Android 16 ile birlikte İleri Düzey Koruma'yı cihazınızda aktif ettiğinizde, telefonunuzun çalışma şeklinde bazı önemli değişiklikler ve ek güvenlik önlemleri devreye girecek.
- Otomatik Yeniden Başlatma: Telefonunuz belirli bir süre (örneğin 72 saat) boyunca hiç açılmazsa veya kilidi çözülmezse, güvenlik amacıyla otomatik olarak yeniden başlatılacak.
- USB Saldırılarına Karşı Kalkan: USB portu üzerinden gelebilecek zararlı yazılım ve veri sızdırma girişimlerine karşı daha sıkı önlemler alınacak.
- 2G Bağlantı Engeli: Sahte baz istasyonu saldırılarına karşı bir önlem olarak, telefonunuzun 2G ağlarına bağlanması engellenecek.
- Şifreli Hata Kayıtları: Telefonunuzda oluşan hata kayıtları (crash logs), uçtan uca şifrelenerek buluta yüklenecek, böylece bu kayıtlara yetkisiz erişim engellenecek.

⚖️ Güvenlik Mi, Özgürlük Mü? İnce Çizgi...
Genel olarak bakıldığında, bu özelliklerin hepsi kullanıcının güvenliğini önemli ölçüde artırmaya yönelik adımlar. Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var: artan güvenlik, beraberinde bazı kısıtlamaları da getiriyor. Örneğin İleri Düzey Koruma aktifken telefonunuza sadece resmi Google Play Store üzerinden uygulama yüklemenize izin veriliyor ve bu ayarı devre dışı bırakamıyorsunuz. Bu durum güvenlik ön plana çıkarken kullanıcı özgürlüklerinin bir miktar geri planda kalabildiğini gösteriyor. Kullanıcıların kendi ihtiyaç ve risk durumlarına göre bu dengeyi iyi değerlendirmesi gerekecek.
💬 Google: ABD'de Günde 1 Milyardan Fazla RCS Mesajı Gönderiliyor
Google, modern mesajlaşma standardı RCS (Rich Communication Services) konusunda önemli bir kilometre taşını duyurdu: Sadece ABD'de, kullanıcılar arasında günde 1 milyardan fazla RCS destekli mesajın gönderildiği açıklandı. Bu sayı RCS'in özellikle ABD pazarında ne kadar hızlı bir şekilde benimsendiğini gösteriyor.
📱 RCS Nedir ve Türkiye'deki Yaygınlığı Ne Durumda?
Bilmeyenler için kısaca hatırlatalım: RCS, geleneksel SMS'in yerini alması hedeflenen, çok daha gelişmiş özellikler sunan bir mesajlaşma protokolü. Grup sohbetleri, yüksek çözünürlüklü fotoğraf/video paylaşımı, okundu bilgisi, yazıyor göstergesi ve en önemlisi uçtan uca şifreleme gibi modern mesajlaşma uygulamalarından aşina olduğumuz birçok özelliği destekliyor.
Türkiye'de de RCS desteği mevcut ancak ABD'deki kadar yaygın olduğunu söylemek zor. Şu an için ülkemizde ağırlıklı olarak Google'ın kendi Mesajlar uygulaması ve Samsung'un Mesajlar uygulaması üzerinden RCS ile mesajlaşmak mümkün. Diğer operatörlerin ve mesajlaşma uygulamalarının bu standarda ne kadar destek verdiği ise değişkenlik gösteriyor.
📈 ABD'deki Patlamanın Ardında iPhone Etkisi mi Var?
ABD'de günlük 1 milyar RCS mesajı gibi yüksek bir rakama ulaşılmasında, Apple'ın da nihayet iPhone'lara RCS desteğini getirme kararı almasının büyük bir payı olduğu tahmin ediliyor. iPhone kullanıcılarının da bu ekosisteme dahil olmasıyla birlikte, platformlar arası güvenli ve zengin özellikli mesajlaşma deneyimi daha da yaygınlaşmış görünüyor.
↘️ Google Chrome, Yönetici Olarak Başlatılsa Bile Yetkileri Düşürecek
Google, popüler web tarayıcısı Chrome için önemli bir güvenlik güncellemesi daha duyurdu. Artık Chrome, bir kullanıcı tarafından yönetici yetkileriyle başlatılsa bile, çalışmaya başlarken kendi yetkilerini otomatik olarak standart kullanıcı seviyesine düşürecek.
🛡️ Neden Önemli? Yönetici Yetkileriyle Tarayıcı Kullanmanın Riskleri
Peki, Google neden böyle bir değişikliğe gidiyor? Cevabı basit: güvenlik. Eğer web tarayıcınızı bilgisayarınızda yönetici yetkileriyle çalıştırırsanız, olası bir senaryoda tarayıcıda keşfedilecek herhangi bir güvenlik açığı veya tarayıcı üzerinden indirip çalıştırdığınız zararlı bir yazılım, doğrudan tüm sistem üzerinde yönetici seviyesinde erişim hakkı kazanabilir. Bu da saldırganın bilgisayarınızda istediği her türlü işlemi yapabilmesi, verilerinizi çalabilmesi veya sisteminize kalıcı zararlar verebilmesi anlamına gelir.
Hatta sadece tarayıcıdaki bir açık değil, tarayıcı üzerinden indirdiğiniz ve yine Chrome içinden (örneğin bir eklenti veya yanlışlıkla tıklanan bir bağlantı aracılığıyla) açılan herhangi bir uygulama da, eğer tarayıcı yönetici modundaysa, bu yüksek yetkilere sahip olabilir.
Bu nedenle Google'ın aldığı bu yeni önlem, potansiyel riskleri önemli ölçüde azaltmayı hedefliyor. Şahsen ben de bu gelişmeyi çok olumlu buluyorum. Genel bir kural olarak, web tarayıcınızı (veya herhangi bir günlük kullanım uygulamasını) kesinlikle özel bir nedeniniz olmadıkça yönetici modunda kullanmamanızı tavsiye ederim.
🚨 Chrome'da Hesabınızı Çalabilecek Kritik Açık Kapatıldı: Güncelleyin!
Chrome demişken, tüm kullanıcıları yakından ilgilendiren acil bir güvenlik uyarımız var! Google, Chrome web tarayıcısında tespit edilen ve siber saldırganlar tarafından aktif olarak kullanıldığı bilinen, yüksek önem seviyesine sahip kritik bir güvenlik açığını kapattığını duyurdu. Bu açık başarılı bir şekilde kullanıldığında hesaplarınızın çalınmasına neden olabiliyordu.
🔥 Tehlike Gerçek ve Acil: Hemen Güncelleyin!
Bu güvenlik açığının "aktif olarak kullanılıyor" olması, siber suçluların bu zafiyeti bildiği ve kullandığı anlamına geliyor. Yani eğer tarayıcınız güncel değilse şu anda bile risk altında olabilirsiniz.
Bu nedenle, başta Google Chrome olmak üzere, Chromium tabanlı tüm web tarayıcılarınızı (Microsoft Edge, Opera, Brave, Vivaldi vb.) mutlaka ama mutlaka en son sürüme güncellemeniz hayati önem taşıyor. Güncellemeler genellikle tarayıcı ayarlarındaki "Hakkında" bölümünden kontrol edilebilir ve yüklenebilir.
🥸 Mahremiyet
💕 Tanışma Uygulamasında Kritik Açık: SMS Doğrulama Kodu Cevapta Geliyor!
Dijital dünyada ne kadar güvende olduğumuzu sık sık sorgulamamıza neden olan bir olay daha yaşandı. Bir güvenlik araştırmacısı, bir tanışma (dating) uygulamasında son derece kritik bir güvenlik açığı keşfetti. Açığın özeti aslında trajikomik: Kullanıcının hesabına giriş yaparken güvenlik adımı olarak telefonuna gönderilen SMS doğrulama kodu (OTP), sunucudan gelen yanıtın (response) içerisinde açıkça yazıyormuş!

🔓 Hesabınıza "Buyurun Girin" Diyen Güvenlik Zafiyeti!
Bu ne anlama geliyor? Kısaca, herhangi bir kötü niyetli kişinin veya birazcık teknik bilgisi olan birinin, sizin o tanışma uygulamasındaki hesabınıza rahatlıkla giriş yapabileceği anlamına geliyor. Çünkü hesaba erişmek için gerekli olan "tek kullanımlık şifre", zaten sunucu tarafından saldırgana adeta "al da kullan" dercesine gönderiliyor.
Neyse ki bu spesifik uygulamanın Türkiye'de çok yaygın veya ünlü bir uygulama olmadığı biliniyor. Ancak bu haberi özellikle öne çıkarmamın ve sizlerle paylaşmamın temel nedeni, bu olayın altında yatan daha genel bir soruna dikkat çekmek: Bir uygulamaya kaydolduğunuzda, o uygulamanın güvenlik altyapısının ne kadar sağlam ve güvenilir olduğunu aslında hiçbir zaman tam olarak bilemiyorsunuz. Bu nedenle, kişisel verilerinizi hangi uygulamaya ne ölçüde emanet ettiğiniz konusunda çok dikkatli olmanız gerekiyor.
🤔 "Mahrem" Verileriniz Ne Kadar Güvende? Düşündürücü Bir Uyarı!
Bir de düşünün ki bu açık, bir tanışma uygulaması gibi potansiyel olarak birçok kullanıcının en özel mesajlarını, kişisel fotoğraflarını ve belki de kimsenin görmesini istemeyeceği türden bilgilerini barındıran bir platformda ortaya çıkıyor. Bu tür bir güvenlik açığı sayesinde, tüm bu mahrem bilgiler herhangi bir saldırganın eline çok kolay bir şekilde geçebilir.
Üstelik "saldırgan" derken, öyle çok üst düzey bir hacker veya siber güvenlik uzmanı olmanıza bile gerek yok. Araştırmacının belirttiği gibi, bu açığı kullanmak için tek yapmanız gereken, SMS doğrulama kodu (OTP) isteği atıldığında sunucudan gelen cevabın içeriğine bakmak. Bu kadar basit bir gözlemle, başkalarının hesaplarına erişim sağlanabiliyordu. Bu durum bazı uygulamaların güvenlik konusunu ne kadar hafife alabildiğini ve kullanıcı verilerinin ne kadar kolay tehlikeye atılabileceğini acı bir şekilde gösteriyor. Lütfen kullandığınız uygulamalar konusunda seçici olun ve paylaştığınız bilgilere dikkat edin!
💻 Donanım
📜 Nintendo Switch 2 Kullanım Koşulları: Kurallara Uymazsanız Cihazınız Kilitlenebilir
Nintendo'nun merakla beklenen yeni konsolu Switch 2'nin çıkışına az bir zaman kalmışken, konsolun kullanım koşullarıyla ilgili ortaya çıkan bazı detaylar oyuncu topluluğunda endişe ve tartışma yarattı. Görünen o ki, Nintendo Switch 2'yi satın alsanız bile cihazın tam mülkiyeti sizde olmayabilir ve Nintendo, belirlediği kurallara uymadığınız takdirde konsolunuzu uzaktan kullanılamaz hale getirme hakkını saklı tutuyor.
🚫 Nintendo'nun Kullanım Koşullarındaki O Maddeler Neler?
Nintendo'nun yayınladığı kullanım koşullarında, "sınırlama olmaksızın" kullanıcıların aşağıdaki eylemlerden kaçınması gerektiği belirtiliyor ve bu kurallara uyulmaması durumunda cihazın kilitlenebileceği ifade ediliyor.
- Nintendo ürünlerini veya hizmetlerini yayınlamak, kopyalamak, değiştirmek, tersine mühendislik yapmak, kiralamak, kiraya vermek, kaynak koda dönüştürmek, parçalarına ayırmak, dağıtmak, satışa sunmak veya bunlardan türev çalışmalar oluşturmak.
- Nintendo Hesap Hizmetleri'nin yetkisiz kopyalarını elde etmek, yüklemek veya kullanmak.
- Nintendo Hesap Hizmetleri'ni, ilgili belgelere ve amaçlanan kullanımına uygun olarak kullanmak dışında herhangi bir şekilde istismar etmek ("geçerli yasalar tarafından açıkça izin verilmedikçe" kaydıyla).
- Nintendo Hesap Hizmetleri'nin belgelerine ve amaçlanan kullanımına uygun olmayan şekilde çalışmasına neden olacak herhangi bir donanım veya yazılım kullanımı da dahil olmak üzere, hizmetlerin işlevlerinden veya korumalarından herhangi birini atlamak, değiştirmek, şifresini çözmek, etkisiz hale getirmek, kurcalamak veya başka bir şekilde devre dışı bırakmak.
Bu maddelerden herhangi birinin ihlali durumunda, Nintendo'nun Switch 2 konsolunuzu yazılımsal olarak kalıcı bir şekilde kullanılmaz hale getirme hakkına sahip olduğu belirtiliyor.
🤔 "Benim Konsolum, Benim Kararım?" Mülkiyet Hakkı Tartışması
Bu durum üzücü ve düşündürücü. Parasını verip satın aldığımız bir cihazın, üretici şirketin koyduğu ve zaman zaman yoruma açık olabilecek kurallara uymadığımız gerekçesiyle bir anda "tuğlaya" dönüşebilecek olması kabul edilebilir bir durum değil. Bu, temel mülkiyet haklarıyla çelişen bir yaklaşım.
Birçok kullanıcı bu tür şartların yasal olmaması gerektiğini ve tüketici haklarını ihlal ettiğini düşünüyor. Nintendo'nun bu katı tutumunun, Switch 2'nin piyasaya çıkışıyla birlikte nasıl tepkiler alacağını ve olası yasal süreçlere yol açıp açmayacağını zaman gösterecek.
📈 NVIDIA, Tüm Ürünlerine %5-15 Arasında Resmi Zam Yaptı
Ekran kartı ve yapay zeka çipleri denince akla ilk gelen isimlerden biri olan NVIDIA, maalesef oyuncuları ve teknoloji meraklılarını üzecek bir haberle gündemde. Şirket, tüm ürünlerini kapsayacak şekilde %5 ile %15 arasında değişen oranlarda resmi bir fiyat artışına gittiğini duyurdu.
🇨🇳 Zamların Arkasındaki Neden: Çin'e Yönelik Kısıtlamalar ve Ek Vergiler
Peki, bu ani fiyat artışının sebebi ne? NVIDIA'nın gerekçesi, ABD başkanı Trump'ın ilgili teknolojilere yönelik getirdiği satış kısıtlamaları ve ek vergiler.
🌍 Küresel Etki: Faturayı Sadece ABD mi Ödüyor?
Tabii ki bu durumun faturasını sadece ABD'deki tüketiciler ödemiyor; bu tür küresel ticaret politikalarının ve büyük bir oyuncunun fiyat artışlarının etkisi tüm dünya pazarlarında hissediliyor. Yani Çin'e yönelik kısıtlamaların ve vergilerin "cezası" bir nevi tüm dünya tüketicilerine kesilmiş oluyor, bu da işin ayrı bir ironisi.
Sonuç olarak, eğer yakın zamanda yeni bir NVIDIA ekran kartı almayı planlıyorsanız veya NVIDIA teknolojilerini kullanan bir sistem toplamayı düşünüyorsanız, artık %5 ile %15 arasında değişen bir ek fiyat artışını göz önünde bulundurmanız gerekecek. Bu da özellikle bütçe dostu sistem kurmak isteyen kullanıcılar için can sıkıcı olabilir.
✅ Valve, SteamOS Kullanan Diğer Cihazlar İçin "SteamOS Onaylı" Sistemi Getirdi
Valve'ın taşınabilir oyun konsolu Steam Deck'i kullananların aşina olduğu bir sistem var: Bir oyunun Steam Deck üzerinde ne kadar sorunsuz çalıştığını gösteren "Steam Deck Onaylandı" ibaresi.
Bu sayede oyuncular bir oyunu satın almadan önce Steam Deck'teki performansını ve uyumluluğunu kolayca görebiliyorlar. Ancak bildiğiniz üzere Steam Deck, gücünü Arch Linux tabanlı SteamOS işletim sisteminden alıyor ve Valve, bu işletim sistemini sadece kendi donanımıyla sınırlamıyor. Lenovo Legion Go S gibi farklı üreticilerin geliştirdiği birçok el konsolu ve cihaz da SteamOS'i kullanabiliyor veya kullanmayı hedefliyor.
🆕 Peki, Diğer SteamOS Cihazlarında Uyumluluk Nasıl Anlaşılacak?
İşte Valve, tam da bu noktada kullanıcı dostu bir adım daha atarak mevcut "Steam Deck Onaylandı" sistemine ek olarak yepyeni bir "SteamOS Onaylı" sistemi daha getirdiğini duyurdu. Bu yeni sistem bir oyunun sadece Steam Deck'te değil, SteamOS işletim sistemini kullanan herhangi bir cihazda ne kadar iyi çalışıp çalışmadığını, uyumluluk durumunu ve olası performans beklentilerini gösterecek.

Bu, özellikle SteamOS ekosisteminin genişlemesi ve farklı donanımlarda da benzer bir kullanıcı deneyimi sunulabilmesi açısından gerçekten güzel ve yerinde bir gelişme. Artık SteamOS tabanlı farklı bir cihaz almayı düşünen oyuncular da oyun uyumluluğu konusunda daha net bir fikre sahip olabilecekler.
🕹️ Zotac, Ryzen AI İşlemcili ve Manjaro Linux Tabanlı El Konsolunu Duyurdu
Hemen bir önceki haberimizin ardından, taşınabilir oyun konsolu pazarına yeni bir oyuncunun daha katıldığını görüyoruz. Donanım üreticisi Zotac, AMD'nin en yeni ve güçlü mobil işlemcilerinden biri olan Ryzen AI 9 HX 370 ile donatılmış kendi el oyun konsolunu piyasaya süreceğini duyurdu.

🐧 İşletim Sistemi Tercihi Dikkat Çekici: Manjaro Linux!
Zotac'ın bu yeni el konsoluyla ilgili en ilginç detaylardan biri ise işletim sistemi tercihi oldu. Şirket cihazın arka planında popüler ve kullanıcı dostu Arch Linux tabanlı dağıtımlardan biri olan Manjaro Linux'u kullanacaklarını açıkladı. Bu özellikle Linux ve açık kaynak topluluğu için heyecan verici bir gelişme. SteamOS'in başarısının ardından farklı Linux dağıtımlarının da bu pazarda kendine yer bulmaya çalışması sevindirici.
👀 Tüm Detaylar Computex 2025'te Açıklanacak
Zotac'ın bu yeni oyun konsolunun diğer teknik özellikleri, fiyatı ve çıkış tarihi gibi detaylar henüz tam olarak belli değil. Şirketin, tüm bu bilgileri 20-23 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek olan Computex 2025 teknoloji fuarında yapacağı resmi tanıtımla duyurması bekleniyor. Merakla bu etkinlikten gelecek haberleri takip ediyor olacağız.
✨ Samsung Galaxy S25 Edge Ön Satışta: Süper İncelik, Düşük Batarya
Samsung, yeni amiral gemisi serisinin dikkat çekici üyelerinden biri olan Galaxy S25 Edge modelini ön satışa sundu. Telefonun ana satış argümanı ve en çok vurgulanan özelliği, inanılmaz derecede ince bir tasarıma sahip olması. Sadece 5.8 mm kalınlığıyla Galaxy S25 Edge, Samsung'un bugüne kadar ürettiği en ince akıllı telefon olma unvanını taşıyor. Kıyaslama yapmak gerekirse, serinin bir diğer modeli olan S25+'ın kalınlığı 7.3 mm civarında.


📏 İnceliğin Bedeli: Batarya Kapasitesi ve Telefoto Lens Eksikliği
Ancak bu etkileyici inceliğe ulaşmanın bir bedeli olmuş gibi görünüyor. Samsung, bu ultra ince tasarımı elde edebilmek için maalesef batarya kapasitesinden ve bazı kamera özelliklerinden feragat etmek zorunda kalmış:
- Batarya Ömrü Soru İşareti: Galaxy S25 Edge, 3900 mAh kapasiteli bir batarya ile geliyor. Serinin daha kalın modeli olan S25+'ta ise 4900 mAh kapasiteli bir batarya bulunuyor. Bu da S25 Edge'in, S25+'a kıyasla yaklaşık %20 daha düşük bir batarya kapasitesine sahip olduğu anlamına geliyor ve günlük kullanımda batarya ömrünün nasıl olacağı konusunda soru işaretleri yaratıyor.
- Telefoto Lens Yok: Bir diğer önemli eksiklik ise S25 Edge modelinde özel bir telefoto lensin bulunmaması. Bu da özellikle zoom yetenekleri konusunda diğer amiral gemisi telefonların gerisinde kalabileceği anlamına geliyor.
⚙️ Diğer Teknik Özellikler, Fiyat ve Çıkış Tarihi
Bu ödünlerin dışında Galaxy S25 Edge, güncel bir amiral gemisinden beklenen birçok özelliğe sahip:
- İşlemci: Snapdragon 8 Elite
- RAM: 12 GB
- Ekran: 6.7 inç, 120Hz yenileme hızına sahip Dinamik AMOLED ekran
- Yurtdışı Fiyatı: 1099 Dolar olarak açıklandı.
Samsung Galaxy S25 Edge, şu anda belirli pazarlarda ön siparişe açılmış durumda ve ilk teslimatların 30 Mayıs tarihinde başlaması planlanıyor.
🤔 Kimler Tercih Etmeli?
Sonuç olarak Samsung Galaxy S25 Edge, özellikle telefonunda estetik ve süper ince bir tasarım arayan kullanıcıları hedefliyor gibi duruyor. Ancak batarya ömrü ve kamera yetenekleri (özellikle zoom) sizin için öncelikliyse, piyasada aynı fiyat segmentinde veya daha uygun fiyata daha dengeli özellikler sunan başka seçeneklerin de olduğunu belirtmek gerek. Eğer "telefonum yeter ki ince olsun" demiyorsanız, diğer alternatiflere de göz atmakta fayda var gibi görünüyor.
🎮 Oyun
🐧 Denuvo, Linux'ta Proton Sürümü Değiştiren Oyuncuları Oyundan Kilitleyebiliyor
Oyun dünyasının pek de sevilmeyen misafirlerinden biri olan Denuvo'yu birçoğunuz duymuşsunuzdur. Kendisi oyunların yasa dışı yollarla kopyalanmasını ve kırılmasını önlemek amacıyla kullanılan bir DRM (Dijital Hak Yönetimi) yazılımı.
Ancak Denuvo oyuncular tarafından genellikle pek hoş karşılanmaz; çünkü çoğu zaman oyunun genel performansını olumsuz etkilediği, optimizasyon sorunlarına yol açtığı ve dürüstçe oyunu satın alan kullanıcılar için bile bir sürü ekstra problem çıkardığı bilinir.
⚙️ Linux Oyuncuları İçin Yeni Dert: Proton Sürümleri ve Aktivasyon Limiti
İşte bu Denuvo, şimdi de Linux platformunda oyun oynayan kullanıcıların başına yeni bir çorap örüyor gibi görünüyor. Normal şartlarda, Denuvo korumalı bir oyunu bilgisayarınızda ilk kez açtığınızda, oyun bir nevi o bilgisayara "kayıt" olur ve sonrasında sorunsuz bir şekilde tekrar tekrar açıp oynayabilirsiniz. Ancak iş Linux'a ve Proton'a gelince durum biraz karmaşıklaşıyor.

Bildiğiniz gibi Linux kullanıcıları, Windows için geliştirilmiş oyunları Proton adlı bir uyumluluk katmanı sayesinde çalıştırabiliyorlar. Bazen bir oyun belirli bir Proton sürümünde düzgün çalışmazken, farklı bir Proton sürümüne geçtiğinizde sorunlar çözülebiliyor. İşte Denuvo'nun yarattığı problem tam da burada başlıyor:
- İddialara göre, Denuvo korumalı bir oyunda her Proton sürümü değiştirdiğinizde, Denuvo bunu sanki yeni bir bilgisayara kurulum yapılıyormuş gibi algılayıp bir kayıt daha oluşturuyor.
- Denuvo'nun ise bir oyunu 24 saat içerisinde en fazla 5 farklı "PC"ye kaydetme hakkı verdiği belirtiliyor.
- Bu da şu anlama geliyor: Eğer bir oyunu Linux'ta farklı Proton sürümleri deneyerek çalıştırmaya çalışırken 5 defa sürüm değiştirirseniz, 6. denemenizde Denuvo sizi oyundan kilitleyerek satın aldığınız oyunu oynamanıza engel olabiliyor!

🔑 "Oyun Senin Değil, DRM'in Esiri!" Hatırlatması
Peki, neden satın aldığınız bir oyunu sırf uyumluluk katmanı sürümünü değiştirdiniz diye oynayamıyorsunuz? Cevap basit ve acı: Çünkü o oyun aslında tam anlamıyla "sizin" değil; üzerinde Denuvo gibi bir DRM olduğu sürece, oyunun sahibi olan şirketler size sadece belirli koşullar altında oynama "lisansı" veriyor. Bu koşulların dışına çıktığınızda (veya Denuvo'nun algoritması böyle algıladığında) erişiminiz kesilebiliyor.
📰 Bahsetmeye Değer Haberler
🌐 DNS Sağlayıcıları Web Sitesi Engelleme Taleplerini Farklı İşliyor
İnternet altyapısının temel taşlarından biri olan DNS (Alan Adı Sistemi) sağlayıcılarının, çeşitli ülkelerden gelen web sitesi engelleme taleplerine karşı farklı tutumlar sergilediği bir araştırmayla ortaya kondu.
📜 Farklı DNS Sağlayıcılarından Farklı Engelleme Yaklaşımları
Araştırmaya göre, bir ülke bir DNS sağlayıcısından belirli bir web sitesini engellemesini talep ettiğinde, önde gelen sağlayıcıların tepkileri şu şekilde farklılaşıyor:
- Google: Genellikle yasal taleplere uyarak, ilgili web sitesini talepte bulunan ülke sınırları içerisinde erişilemez hale getiriyor. Yani, o ülkeden bağlanan kullanıcılar siteye ulaşamıyor.

- OpenDNS: Engelleme taleplerine doğrudan uymak yerine, daha radikal bir yol izleyerek talepte bulunan ülkede faaliyet göstermeyi tamamen kesebiliyor. Yani, "Ben bu isteğe uymuyorum, o zaman sizin ülkenizde hizmet vermiyorum" diyor.
- Cloudflare (1.1.1.1): Engellenen siteye erişmeye çalışan kullanıcılara standart bir "451 Hata Kodu" (Unavailable For Legal Reasons - Yasal Nedenlerden Dolayı Erişilemiyor) göstererek, erişimin yasal bir talep üzerine kısıtlandığını şeffaf bir şekilde belirtiyor.

✅ Şeffaflık Adına: Cloudflare'in Yaklaşımı Standart Olmalı
Şahsen ben, Cloudflare'in benimsediği yaklaşımın tüm DNS sağlayıcıları için bir standart olması gerektiğini düşünüyorum. Bir kullanıcı, bir web sitesine erişemediğinde bunun teknik bir sorundan mı, yoksa yasal bir engellemeden mi kaynaklandığını bilme hakkına sahip olmalı. Cloudflare'in 451 hata koduyla bu durumu net bir şekilde belirtmesi, kullanıcıya ne olup bittiğini anlama ve durumu doğru yorumlama imkanı tanıyor. Diğer yöntemler ise kullanıcıyı belirsizlik içinde bırakabiliyor.
🍀 Google, "Kendimi Şanslı Hissediyorum" Butonunu Yapay Zeka Moduyla Değiştiriyor
Google arama sayfasının ikonikleşmiş ama belki de en az kullanılan butonlarından biri olan "Kendimi Şanslı Hissediyorum" için yolun sonu görünüyor olabilir. Google, bu nostaljik butonu, yapay zeka destekli yeni bir "AI Mode" (Yapay Zeka Modu) ile değiştirmeyi test ediyor.
🤖 "AI Mode" ile Perplexity Benzeri Bir Arama Deneyimi
Peki, bu yeni "AI Mode" ne işe yarayacak? Test edilen arayüze göre, bu moda tıkladığınızda karşınıza farklı bir arama arayüzü çıkacak ve tıpkı Perplexity AI gibi platformlarda olduğu gibi, yapay zeka ile sohbet ederek veya daha karmaşık sorgular girerek arama yapabileceksiniz. Bu mod kullanıcılara doğrudan cevaplar ve özetlenmiş bilgiler sunmayı hedefliyor. Tabii Google'ın bu tür yenilikçi arama modları henüz Türkiye'deki kullanıcılara sunulmuş değil, bu testler genellikle ABD pazarında başlıyor.
🤔 "Kendimi Şanslı Hissediyorum" Butonunu En Son Ne Zaman Kullandınız?
Bence Google'ın bu değişikliği düşünmesi oldukça mantıklı bir adım. Dürüst olmak gerekirse, "Kendimi Şanslı Hissediyorum" butonunu en son ne zaman kullandığınızı hatırlıyor musunuz? Ben şahsen yıllardır hiç tıklamadığımı fark ettim.
Bilmeyenler için hatırlatalım: Bu butona, arama kutusuna bir şeyler yazdıktan sonra tıkladığınızda, Google sizi arama sonuçları sayfasını göstermeden doğrudan ilk sıradaki web sitesine yönlendiriyordu. Yani "şansınıza güvenip" en alakalı sonucun ilk sırada olduğunu varsayıyordunuz. Ancak günümüz internetinde ve arama alışkanlıklarında bu pek de pratik bir işlev sunmuyordu. Yapay zeka destekli yeni bir arama modunun bu alanı devralması, çok daha kullanışlı olabilir.
🔌 Microsoft, Bing Arama API'ını Kaldırıyor: Birçok Arama Motoru Etkilenecek
Microsoft, arama motoru Bing için sunduğu ve birçok üçüncü parti uygulamanın ve alternatif arama motorunun kullandığı Bing Arama API'ını artık kullanımdan kaldıracağını duyurdu. Bu karar, özellikle Bing altyapısını kullanarak hizmet veren birçok küçük ve orta ölçekli arama motoru için ciddi sonuçlar doğurabilir.
🔎 Alternatif Arama Motorları ve DuckDuckGo'nun Özel Durumu
Bildiğiniz üzere, internette Google ve Bing gibi devlerin dışında da birçok alternatif arama motoru bulunuyor. Bu arama motorlarının önemli bir kısmı, kendi arama indekslerini oluşturmak yerine Bing gibi büyük oyuncuların API'larını kullanarak arama sonuçlarını kendi kullanıcılarına sunuyor. Gizlilik odaklı arama motoru DuckDuckGo da geçmişte Bing API'ını yoğun bir şekilde kullanan platformlardan biriydi.
Microsoft'un bu API'ı kapatma kararı, özellikle kısıtlı kaynaklara sahip olan ve kendi arama altyapısını geliştiremeyen birçok küçük çaplı arama motorunun hizmet veremez hale gelmesine veya farklı ve muhtemelen daha maliyetli çözümler aramasına neden olacak.
Ancak DuckDuckGo kullanıcılarının endişelenmesine gerek yok gibi görünüyor. Yapılan açıklamalara göre DuckDuckGo'nun Microsoft ile özel bir anlaşması bulunuyor ve bu nedenle Bing API'ına erişimi devam edecekmiş. Fakat bu ayrıcalık, diğer küçük arama motorları için geçerli olmayacak.
❓ Microsoft'un Bu Ani Kararının Arkasında Ne Var?
Microsoft'un neden birdenbire böyle bir karar alarak Bing Arama API'ını genel kullanıma kapattığı konusunda ise henüz net bir açıklama yapılmış değil. Bu kararın arkasında maliyet optimizasyonu mu, stratejik bir değişiklik mi, yoksa Bing'in kendi yapay zeka destekli arama özelliklerine daha fazla odaklanma isteği mi var, orasını şimdilik bilemiyoruz. Ancak bu durum arama motoru pazarındaki rekabeti ve çeşitliliği olumsuz etkileyebilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
📺 Netflix, 2026'da Yapay Zeka ile Yayın Ortasında Reklam Gösterecek
Popüler yayın platformu Netflix, reklamlı abonelik modelini daha da "akıllandırmak" için yapay zekadan faydalanacağını duyurdu. Plana göre, 2026 yılından itibaren Netflix, izlediğiniz dizi veya filmin tam ortasında, içeriğin o anki konusuyla alakalı ve yapay zeka tarafından üretilmiş/seçilmiş reklamlar göstermeye başlayacak.
🎯 Nasıl Çalışacak? Bağlamsal ve Kişiselleştirilmiş Reklam Deneyimi
Netflix'in yapay zekası, izlediğiniz içeriği analiz edecek ve örneğin, eğer sahnede evlilikle ilgili bir diyalog veya olay geçiyorsa ve tam o sırada bir reklam arası verilmesi gerekiyorsa, size evlilik, düğün organizasyonu veya balayı paketleri gibi o anki konuyla uyumlu reklamlar sunacak.
Tabii ki bu sistemin bir diğer boyutu da kişiselleştirme olacak. Yapay zeka, sadece izlenen içeriği değil, aynı zamanda sizin genel izleme profilinizi, tercihlerinizi ve ilgi alanlarınızı da dikkate alarak mümkün olduğunca hedeflenmiş reklamlar göstermeye çalışacak. Bu gelişme özellikle Netflix'in reklamlı abonelik paketini kullanan izleyicileri yakından ilgilendiriyor.
▶️ YouTube, Videoların En Heyecanlı Anında Yapay Zeka ile Reklam Gösterecek
Reklamları daha "etkili" hale getirme çabası sadece Netflix ile sınırlı değil gibi görünüyor. İşin belki de daha can sıkıcı olabilecek bir yanı, benzer bir reklam stratejisinin YouTube tarafından da planlanıyor olması. Gelen bilgilere göre YouTube, kendi geliştirdiği Gemini yapay zeka asistanını kullanarak, izlediğiniz bir videonun en heyecan verici, en merak uyandıran veya en can alıcı anını tespit edip tam o noktada reklam göstermeyi hedefliyor.
🤔 Amaç Ne? İzleyiciyi Reklam Bitene Kadar Ekranda Tutmak!
YouTube'un bu stratejisinin arkasındaki temel mantık, izleyicinin reklamı atlamasını veya videoyu kapatmasını engellemek. Yani "Tam da şimdi ne olacak diye merak ederken reklam girdi, bari sonuna kadar izleyeyim de sonra ne olduğunu göreyim" psikolojisinden faydalanmak isteniyor. Bu reklam verenler için daha yüksek izlenme oranları anlamına gelebilirken, izleyiciler için oldukça sinir bozucu bir deneyime dönüşebilir.
🤦♂️ İçerik Üreticileri Endişeli ve Söz Hakkı Yok
Maalesef bir içerik üreticisi olarak benim veya diğer yayıncıların bu sistem üzerinde herhangi bir söz hakkına sahip olup olmayacağımız belirsiz. Genellikle YouTube, bu tür reklam politikalarını platform genelinde uygular ve içerik üreticilerine "bu reklam türünü aç/kapat" gibi bir seçenek sunmaz. Umarım Google bu yeni reklam modelini hayata geçirirken suyunu çıkarmaz ve izleyiciyi platformdan soğutacak, kullanıcı deneyimini baltalayacak aşırı müdahaleci bir yaklaşımdan kaçınır.
⏳ VPN Firması El Değiştirince "Ömür Boyu" Üyelikleri İptal Etti
Bu hafta teknoloji ve tüketici hakları camiasında oldukça popüler olan ve "ömür boyu" aboneliklerin ne kadar güvenilir olduğunu bir kez daha sorgulatan bir olay yaşandı. Bir VPN firması, "ömür boyu" sloganıyla sattığı üyelikleri, şirketin sahibi el değiştirdikten sonra tek taraflı olarak iptal ettiğini duyurdu.
🤷♀️ Şirketin Yeni Sahibinden Gelen Gerekçe: "Bilmiyorduk, Zarar Ediyorduk!"
Peki, bu ani iptalin arkasındaki neden neydi? VPN firmasının yeni sahipleri, şirketi satın alırken eski yönetim tarafından satılmış olan bu "ömür boyu" üyeliklerin varlığından tam olarak haberdar olmadıklarını iddia ediyorlar. Ayrıca bu tür süresiz üyeliklerin şirketin mali yapısını olumsuz etkilediğini ve büyük zarara yol açtığını belirtiyorlar. Bu gerekçelerle de mevcut tüm ömür boyu üyelikleri iptal etme kararı almışlar.
💡 "Ömür Boyu" Abonelikler Ne Kadar Gerçekçi? Özellikle Bulut Servislerinde...
Şahsen özellikle sürekli sunucu maliyeti, bant genişliği ve bakım gibi giderleri olan bulutta çalışan bir ürün veya hizmet için "ömür boyu üyelik" vaatlerine pek güvenmiyorum ve genellikle şüpheyle yaklaşıyorum. Bir kere ödeme yapıp hayatınız boyunca kullanabileceğiniz çevrimdışı çalışan bir yazılım satın alırsınız, tamam onda "ömür boyu" kavramı bir nebze daha anlamlı olabilir. Hatta günümüzde bu tür lisansları bulabilirseniz ne âlâ çünkü artık bu model de pek kalmadı maalesef.
Ancak, sürekli aktif bir altyapı, sunucu yükü ve teknik destek gerektiren bir servis için "ömür boyu abonelik" sunmak, çoğu zaman sürdürülebilir ve gerçekçi bir iş modeli değil. Er ya da geç o "ömür boyu" vaadinin bir sonu geliyor. İşte bu VPN firmasının yaşadığı ve yaşattığı durum da, bu gerçeğin acı ama güzel bir örneği oldu. Bu tür cazip görünen ama altı boş olabilecek vaatlere karşı her zaman dikkatli olmakta fayda var.
🤝 Sponsor: Ekibiniz İçin Tümleşik Çözüm: Bitrix24 ile Tanışın
Birçok şirket sürekli yeni yazılımlar satın alarak hataya düşüyor. Eğer siz de bu kısır döngüye girmek istemiyorsanız, sponsorumuz Bitrix24'ün sunduğu tek portal çözümüne göz atmanızda fayda var.
📋 Görev Yönetiminden E-Ticarete
- Bitrix24; görev takibi, ekip içi iletişim, insan kaynakları yönetimi ve site-mağaza oluşturma gibi birçok özelliği tek çatı altında sunuyor.

- Özellikle CRM sistemi ile öne çıkıyor. Müşteri ilişkilerinizi daha etkili yönetebilir, satış sürecinizi tamamen kontrol altına alabilirsiniz.

⚙️ Otomasyon ve Yapay Zeka Destekli CRM
- Bitrix24’ün CRM’i ile müşteri adaylarını yönetebilir, satış fırsatlarını takip edebilir, ödemeleri ve imzaları dijital ortamda alabilirsiniz.

- SMS, e-posta gibi iletişimleri otomatikleştirebilir, iş akışlarını hızlandırabilirsiniz.
- En etkileyici kısmıysa: CoPilot yapay zeka asistanı, telefon görüşmelerini analiz ederek CRM alanlarını otomatik olarak dolduruyor.
🌍 15 Milyon Şirketin Tercihi
- Şu an 15 milyondan fazla şirket Bitrix24 kullanıyor.
- Ekibinizde farklı diller konuşuluyorsa sorun yok; Bitrix24 18 farklı dili destekliyor.
💰 Kullanıcı Başına Ücret Yok
- Diğer CRM sistemlerinde olduğu gibi kişi başı ödeme yerine, Bitrix24’te plan bazlı ödeme yapıyorsunuz.
- Aylık ya da yıllık ödeme yaparak tüm kullanıcıları kapsayan bir sisteme sahip oluyorsunuz.
🆓 Ücretsiz Başlayın
- Bitrix24'ün ömür boyu ücretsiz bir sürümü var.
- 5 GB depolama alanı ve sınırsız kullanıcı desteğiyle hemen başlayabilirsiniz.
Bağlantıya tıklayarak Bitrix24'ü ücretsiz deneyebilir, ekibinize yepyeni bir düzen kazandırabilirsiniz. Bültene sponsor oldukları için Bitrix24’e teşekkür ediyoruz.
🎥 Ne Üretiyorum?
Bu hafta lazer ameliyatı sürecimi sizinle paylaşıyorum.
Bu haftaki bültenin de sonuna geldik, haftaya görüşmek üzere!